Denizli evliyasından Hasan Feyzi Efendi her veli gibi keramet göstermekten kaçınırdı. Ancak bu, zihnine takılırdı talebenin.
Bir sabah ders başladığında, çocukların zihninde yine aynı şey vardı: Keramet.
“Hocamız neden keramet göstermiyor? Ah bir kerametini görseydik” diyorlardı.
Bu, malum oldu büyük zata. Dersi kesip:
- Biz, şu günahkar halimizle yerin dibine müstahakız. Ama bakın, buna rağmen yer üstündeyiz. İşte size keramet, buyurdu.
Ve sordu onlara:
- En büyük keramet nedir, biliyor musunuz?
- Bilmiyoruz efendim, dediler.
- En büyük keramet, istikamettir, buyurdu.
- İstikamet nedir, dediler.
- İstikamet, doğru yolda yürümekte sebat etmektir. İslam’dan kıl kadar ayrılan kimsede bir harikulade hal görürseniz, kıymet vermeyin. Çünkü o, keramet değil, istidraçtır, buyurdu.
- İstidraç nedir, dediklerinde:
- Kafirlerde ve günahkarlarda görülen fevkalade hallerdir, buyurdu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder