( Şimdi, biraz da bu konuda kendi özelimize dönüp soralım…
Gençlik yıllarının aktif davet ve eylem günlerinden gelinen bu aşamada insanlarımız neden yorgun ve yılgın? Evet, davetçilerimize ne oldu? Neden davet etmezler? Davet edilecek insan mı kalmadı? Söz mü tükendi? Kelimelerin ömrü neden bu kadar kısa oldu? Dokuz yüz elli yıl kesintisiz devam eden davetin kıssasını bugün nasıl yorumluyoruz? Söz’ün Ninova sınavından çıkardığımız sonuçlar, davete son vermek şeklinde mi olmalıydı? Davet bir ibadet değil miydi? Yoksa bu sükût, davet sorumluluğunun sakıt olduğuna mı işaret ediyor?
Peki, bugünün hatası nedir?
"Vallahi, senin hidayetinle (hidayete vesile olmanla) bir tek kişiye hidayet verilmesi, senin için kıymetli develerden müteşekkil sürülerden daha hayırlıdır."(S. Buhâri, Ashabu'n-Nebî: 9; Müslim, Fedâilu'l-Ashâb: 34; Ebû Dâvud, İlim: 10.)
16 Ağustos 2014 Cumartesi
Davet (3)
Evet, davet bir toplumsal diriliş projesidir… Yeniden bir Endülüs rüyamız olacaksa, bu rüya davetsiz gerçekleşmez… Kudüs hasretliğinin vuslatı isteniyorsa davetsiz ve dertsiz devran dönmez, mahzun ve mazlum yüzler gülmez… Davet davetçinin muhatabına yönelttiği birkaç kelime ve cümleden ibaret değildir… Davet fedakârlıktır, sadakattir, samimiyettir, sonuna kadar gayrettir… Ve davetçi düşünür; “Bize davet ulaşmadı” diyenlerin çokluğu, mahşerde başıma ne işler açar? Bir de davetin toplumsal sonuçlarından daha çok mizana
10 Ağustos 2014 Pazar
Davet (2)
Davet hem Allah’ın hem de Elçisinin hepimize, birinci emridir. “De ki: "Benim yolum budur; ben ve bana uyanlar bilerek insanları Allah’a çağırırız. Allah’ı noksan sıfatlardan tenzih ederim. Ben asla Allah’a eş koşanlardan değilim." (Yusuf, 12/108) Bu ayette Davetin Resülüllah ve O’nun yolunda gidenlerin yolu olduğunu görüyoruz. Yüce Mevlâ, “Sen, Rabbine davet et. Zira sen, hakikaten dosdoğru bir yoldasın.” (Hac, 67),
Efendimiz (s.a.v.) Kullarını cenneti ve mağfiretine davet etmesini emrederken şöyle buyurmaktadır: ” Rabbine çağır, sakın müşriklerden olma.” (Kasas, 87), “ Allah ise kendi izni ile (sizi) cennete ve mağfirete davet ediyor ve insanlara âyetlerini açıklıyor. Umulur ki onlar böylece tezekkür ederler.” (Bakara,221) “ Allah, esenlik yurduna çağırır ve dilediğini doğru yola iletir.”( Yunus. 25) Yüce Rabbimizin hak ve mutluluk yoluna daveti gönderdiği kitaplarda, elçilerinin diliyle bize ulaşır. Bu davetin özünde Allah’a, rüsüllerine, Ahiret Gününe iman ve ibadetlerimizde ihlas ve samimiyeti gözetmek vardır.
İnsan davası ile insandır… Dahası davası olanın
Efendimiz (s.a.v.) Kullarını cenneti ve mağfiretine davet etmesini emrederken şöyle buyurmaktadır: ” Rabbine çağır, sakın müşriklerden olma.” (Kasas, 87), “ Allah ise kendi izni ile (sizi) cennete ve mağfirete davet ediyor ve insanlara âyetlerini açıklıyor. Umulur ki onlar böylece tezekkür ederler.” (Bakara,221) “ Allah, esenlik yurduna çağırır ve dilediğini doğru yola iletir.”( Yunus. 25) Yüce Rabbimizin hak ve mutluluk yoluna daveti gönderdiği kitaplarda, elçilerinin diliyle bize ulaşır. Bu davetin özünde Allah’a, rüsüllerine, Ahiret Gününe iman ve ibadetlerimizde ihlas ve samimiyeti gözetmek vardır.
İnsan davası ile insandır… Dahası davası olanın
9 Ağustos 2014 Cumartesi
Davet (1)
“Davet sosyal bir etkinlik, kültürel bir faaliyet değildir. Hobi, nostalji, romantizm de değildir. Davet; farzların farzı denilebilecek bir farzdır. Unutulan farzları hayata geçirmedir.
İyiliği emretmek kötülükten nehyetmektir.”
Davet; ahiret demektir. Ahiret kulluk demektir. Hiçbir mümin bundan kaçamaz, kendini soyutlayamaz.”
“Benden dava adamlarına daveti anlatmam istendi. Yani bu işlerin eri olan sizlere daveti anlatacağım. Zor olan, sıkıntı veren budur
. Davet için endişede ve seferde değilsek bunun hesabını nasıl vereceğiz? Benim endişem budur”
. “Dinde din adamı kavramı oluşturulduğu gibi davette de davetçi kavramı oluşturulmaya başlandı. Sorumluluk taşıması gereken kitle bu gerekçeyle kendini soyutlamıştır. 5 vakit namazı bugün nasıl kılıyorsak bu konuyu da böyle görmemiz lazım.”
“Ey iman edenler! Kendinizi ve ehlinizi cehennem ateşinden koruyunuz.. Asra andolsun ki insanlar hüsrandadır. Ancak iman edenler, Salih amel işleyenler ve birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye
İyiliği emretmek kötülükten nehyetmektir.”
Davet; ahiret demektir. Ahiret kulluk demektir. Hiçbir mümin bundan kaçamaz, kendini soyutlayamaz.”
“Benden dava adamlarına daveti anlatmam istendi. Yani bu işlerin eri olan sizlere daveti anlatacağım. Zor olan, sıkıntı veren budur
. Davet için endişede ve seferde değilsek bunun hesabını nasıl vereceğiz? Benim endişem budur”
. “Dinde din adamı kavramı oluşturulduğu gibi davette de davetçi kavramı oluşturulmaya başlandı. Sorumluluk taşıması gereken kitle bu gerekçeyle kendini soyutlamıştır. 5 vakit namazı bugün nasıl kılıyorsak bu konuyu da böyle görmemiz lazım.”
“Ey iman edenler! Kendinizi ve ehlinizi cehennem ateşinden koruyunuz.. Asra andolsun ki insanlar hüsrandadır. Ancak iman edenler, Salih amel işleyenler ve birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye
1 Ağustos 2014 Cuma
Tevhid Allah'ın Kullar Üzerindeki Hakkıdır!
Allah'ın Rasulü (s.a.s.) tevhidin, Allah'ın kullar üzerindeki hakkı olduğunu, ondan ayrılmanın ve gaflete düşmenin caiz olmadığını beyan etmesi bu ifadeyi desteklemektedir. Buhari ve Müslim'in Muaz b. Cebel'den rivayet ettiğine göre: Eşeğin üzerinde, peygamberin terkisindeydim. Bana dedi ki, Muaz, Allah'ın kullar üzerindeki, kulların da Allah üzerindeki hakkını biliyor musun? Allah ve Rasulü daha iyi bilir, dedim. Allah'ın kullar üzerindeki hakkı ona ibadet etmeleri, hiçbir şeyi ortak koşmamalarıdır. Kulların Allah üzerindeki hakkı ise;
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)