Ne çok yol var hayatımızda. Henüz bir tuz tanesi kadarken, uzun bir yol aşıp, “insan olmak” için annemizin en korunaklı yerine tutunuruz. Belli bir süre sonra da zorlu bir yolculuk ve dünya denilen mekâna gözlerimizi açarız.
Ardından farklı farklı yollar girer hayatımıza… Özlediklerimize götüren, onları bize getiren. Kimi uzun, kimi kısa, kimi daralan, kimi patika, kimi aşması zor sarp yokuşlarla dolu.
Ancak bir yol var ki, mutlaka onda yolcu olmalı. Arada yönümüzü şaşırabileceğimiz tali yolları da olsa, o dosdoğru bir yol. İnsanların rızasından sıyrılıp, yalnızca Allah'ın rızasını kazanmaya yönelten yol. İşte bu, Rabb’e hicret edilen, insanı
"Vallahi, senin hidayetinle (hidayete vesile olmanla) bir tek kişiye hidayet verilmesi, senin için kıymetli develerden müteşekkil sürülerden daha hayırlıdır."(S. Buhâri, Ashabu'n-Nebî: 9; Müslim, Fedâilu'l-Ashâb: 34; Ebû Dâvud, İlim: 10.)
30 Eylül 2014 Salı
28 Eylül 2014 Pazar
BOMBA HADİSESİ!..
Padişahlığı müddetince devamlı Cuma selamlığına çıkan Abdülhamid Han, 21 Temmuz 1905 senesi Cuma namazı için Yıldız Camii’ne gittiğinde, tarihte Bomba hadisesi denilen suikast yapılmıştır.
Ermeni komitacıları, Abdülhamid Han’ı şehit etmek için haftalarca takip edip, Sultanın camiden çıkıp kaç dakikada arabasına gittiğini tesbit ederek, araba içine yerleştirdikleri yüz kiloluk saatli bombayı buna göre ayarlamışlardı. Abdülhamid Han, o gün namazdan sonra hünkar mahfilinden inerken, şeyhülislam Cemaleddin Efendi ile beş-on saniye ayak üstü birşeyler konuştu. Böylece Ermeni komitacılarının hesapları altüst oldu. Padişah hünkar mahfilinin
Ermeni komitacıları, Abdülhamid Han’ı şehit etmek için haftalarca takip edip, Sultanın camiden çıkıp kaç dakikada arabasına gittiğini tesbit ederek, araba içine yerleştirdikleri yüz kiloluk saatli bombayı buna göre ayarlamışlardı. Abdülhamid Han, o gün namazdan sonra hünkar mahfilinden inerken, şeyhülislam Cemaleddin Efendi ile beş-on saniye ayak üstü birşeyler konuştu. Böylece Ermeni komitacılarının hesapları altüst oldu. Padişah hünkar mahfilinin
Kendini Beğenmek
Hikmet kitaplarında "Helâku'l-mer'i fi'l-ucbi" şeklinde Arapça bir ifade yer alır.Yani, "Kişinin helâkı, kendini beğenmesindedir." demişler. Esasen, bu tür hikmetli sözler durup dururken söylenmiyor. Hepsi, uzun tecrübelerin süzgecinden geçerek söyleniyorlar. Bazıları kabul etmez belki ama, bunların büyük çoğunluğu da ilahi kitaplardan veya peygamber buyruklarından alınma sözlerdir.İnsanlar, hayatta başarılı oldukları zaman, nedense bu başarıyı hep kendilerinden bilirler. Bundan dolayı kendilerini beğenir, över, metheder dururlar. Başkalarının da kendilerini övmesini bekler ve hatta isterler. Övüldükçe nefisleri kabarır, olduğundan fazla görünmeye başlarlar. Hele övenler,
26 Eylül 2014 Cuma
Muhtaçlık
"Allah kimseyi kimseye muhtaç etmesin,
kulu kula muhtaç etmesin,
namerde değil, merde bile muhtaç etmesin" deriz ya....
Hz. Ali Efendimizin yanında da birisi öyle " Ya Rabbi, beni kullarına muhtaç eyleme " demiş te,
o mübarek te ona,
"Bu, kabul olmayacak bir duadır. Çünki Hz. Allah herkesi birbirine muhtaç yaratmistir" diye cevap verir.
kulu kula muhtaç etmesin,
namerde değil, merde bile muhtaç etmesin" deriz ya....
Hz. Ali Efendimizin yanında da birisi öyle " Ya Rabbi, beni kullarına muhtaç eyleme " demiş te,
o mübarek te ona,
"Bu, kabul olmayacak bir duadır. Çünki Hz. Allah herkesi birbirine muhtaç yaratmistir" diye cevap verir.
14 Eylül 2014 Pazar
Davet (6)
Davet ancak Kur’an-i Kerim ve Efendimiz (s.a.v.) in sünnetine tam vakıf olmak, helalı haramdan ayırd edebilme kabiliyetiyle tamamlanmaktadır.“ Andolsun ki Allah, mü'minlere, içlerinde kendilerinden onlara bir peygamber göndermekle lütufta bulunmuştur. (Ki O) Onlara ayetlerini okuyor, onları arındırıyor ve onlara kitabı ve hikmeti öğretiyor. Ondan önce ise onlar apaçık bir sapıklık içindeydiler” ( Al-i İmran, 164)
Davetin Kur’an’ ın merkez alınmasına bağlı olduğunu beyan eden Rabbimiz“Biz onların ne dediklerini çok iyi biliyoruz. Sen, onlara karşı bir zorba değilsin. O hâlde sen, benim uyarımdan korkan kimselere Kur’an ile öğüt ver.” (Kaf, 45),”Biz Kur’an’ı, insanlara dura dura okuyasın diye âyet âyet ayırdık ve onu peyderpey indirdik.”(İsra.106), “(Ey Muhammed!) Kitaptan sana vahyolunanı oku, namazı da dosdoğru kıl. Çünkü namaz, insanı hayâsızlıktan ve kötülükten alıkor.”(Ankebüt, 45) buyurarak bu durumdan bizleri haberdar etmiştir.
Nebevi Sünnette Temsil ve Tebliğ:
Davetin Kur’an’ ın merkez alınmasına bağlı olduğunu beyan eden Rabbimiz“Biz onların ne dediklerini çok iyi biliyoruz. Sen, onlara karşı bir zorba değilsin. O hâlde sen, benim uyarımdan korkan kimselere Kur’an ile öğüt ver.” (Kaf, 45),”Biz Kur’an’ı, insanlara dura dura okuyasın diye âyet âyet ayırdık ve onu peyderpey indirdik.”(İsra.106), “(Ey Muhammed!) Kitaptan sana vahyolunanı oku, namazı da dosdoğru kıl. Çünkü namaz, insanı hayâsızlıktan ve kötülükten alıkor.”(Ankebüt, 45) buyurarak bu durumdan bizleri haberdar etmiştir.
Nebevi Sünnette Temsil ve Tebliğ:
Davet (5)
Allah (c.c) Hz. Nuh’un davetine işaret buyururken “Allah’a ibadet edin. O’na karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin ki sizin günahlarınızı bağışlasın ve sizi belli bir vakte kadar ertelesin”(Nuh,3-4) Bu bütün peygamberlerin ortak davetidir. Bütün Elçiler kavimlerine şunu derler. “Ey milletim! Allah’a kulluk edin, O’ndan başka tanrınız yoktur.”(A’raf, 59) ,” Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat ediniz.” (Zuhruf, 63 )
Allah elçilerinin daveti, iman ve Salih amel ehli için, Rablerinin mağfiret ve daimi nimetlerini müjdeleyen; gaflet ve inkarcılar için O’nun elim azabından sakındırmayı uyaran özelliği bulunmaktadır. “ Müjdeleyiciler ve uyarıcılar olarak peygamberler gönderdik” (Nisa , 165), “Biz seni bütün insanlara ancak müjdeleyici
Allah elçilerinin daveti, iman ve Salih amel ehli için, Rablerinin mağfiret ve daimi nimetlerini müjdeleyen; gaflet ve inkarcılar için O’nun elim azabından sakındırmayı uyaran özelliği bulunmaktadır. “ Müjdeleyiciler ve uyarıcılar olarak peygamberler gönderdik” (Nisa , 165), “Biz seni bütün insanlara ancak müjdeleyici
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)