İslâm'ın tevhide verdiği önemin görüntülerinden biri de onu kendisine, diğer dinlerin hepsinden -ister putçu olsun, isterse bozulmuş ehli kitap- ayıran bir özellik, şiar kılmasıdır. İslâm'ın tanımlandığı en meşhur şey, onun bir tevhid dini olmasıdır. İslâm'ın adı, bu iki cümlede vücud bulmuş ve kim bunu söylerse, İslâm
'ın kapısından girmiş olmaktadır. Bu iki cümlenin ilki "Allah'tan başka tanrı olmadığına şehadet" ikincisi ise "Muhammed'in Allah'ın elçisine şehadet'tir.
Bu tevhidin ilanı, büyük bir önem arz etmektedir. Çünkü müslüman sadece farz namazlarda dokuz kez tekrar etmektedir bunu. Beş kez de kamet getirirken. İslâm bununla da yetinmemiştir. "Allah'tan başka bir tanrı olmadığına şehadet ederim" nidasının minarelerden bütün dünyaya yüksek bir sesle günde beş kez yapılmasını emretmiştir. İslâm'ın yüceliklerinden biri de, müslüman baba için yeni doğan çocuğun sağ kulağına ezan okumayı, sol kulağına kamet getirmeyi, çocuğun duyacağı ilk ses ezan olsun diye sünnet kılmıştır. Kendine takdir edilen ömrü noktalayıp ölüm geldiğinde; veli, dost ve akrabalarına düşen görev kelime-i tevhidi, Lailahe illalah'ı telkinde bulunmaktır.
Böylece, müslüman hayata adımını kelime-i tevhid ile atarken, hayata noktayı da kelime-i tevhid ile koymaktadır. Beşik ile ölüm döşeği arasında kalan zamandaki görevi, tevhidi ikame etmekten, ona davet etmekten başka bir şey değildir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder