23 Ekim 2014 Perşembe

Ruhsat Adalettir, Azimet ise Rahmettir

Bu günlerde öfkesi haddi aşanlara, bakın Ali, ya ne diyordu "Düşmanlarımıza bir tek şey borçluyuz, adalet" Ve ayet-i kerime ne diyordu "Sakın bir topluluğa karşı öfkeniz sizi adaletten ayırmasın"Biz Rahmet peygamberinin ümmetiyiz, edebildiğimiz sürece rah
met etmeliyiz, edemediğimizde ancak adalet etmeliyiz.Bugün gücü elinde bulunduranlar ağır bir imtihandadır. Kendileri için ruhsat adalettir, azimet ise rahmettir. Efendimiz Mekke'ye girdiğinde düşmanlarına eman vermişti. İntikamı kısas zannedenlere duyrulur, mukabele-i bimisil caiz değildir. Mümin ötekinin yaptığı her şeyi yapamaz.Dolap çeviremez, kumpas kuramaz, intikam alamaz, birilerine ibret olsun diye adam sallandıramaz. Yoksa birilerinden ne farkınız kalır. İnsaf İnsaf, nısftan gelir, bir suçu bir yükü
, bir durumu yarı yarıya bölüşmek demektir. Hep ötekini suçlu çıkarırsak insaf olmaz ki bu.Dosta "sustum" demek için konuşmak, sevgiliye "bitti" demek için yazmak ne garip. Sussan konuşmazsın, bitse yazmazsın. Niyete niyet işte...Niyete niyet niyeti bozar.Ama insanın bazen söz demlemek için sustum demeye, bazen yeniyi karşılayabilmek için bitti demeye ihtiyacı var. Samimi olsa da olmasa da. İnsanın çelişkilerinde gizlidir derinlikleri.
 Bir müzik aletinin mahareti size kendi iç sesinizi duyurmasıdır. Müzisyen ne amaçlarsa amaçlasın iyi bir müzikte kendi tınınızı duyarsınız. Sadece müzik mi? Kanaatimce sanatın her türü hakikatte insanın kendi kendiyle karşılaşması için yaratılmıştır. Bu yüzden tasavvufun sanatı istimal etmesine şaşmamak gerek. Sani ismi, nefsi bilmekte, nefsi terbiyede işlevseldir. Nefsini bilen Rabbini bilir.Kendimizle tanışmak tüm çabamızdır Biz dışarıda gördüğümüz, okuduğumuz her şeyi kendimizi tanımak için okuruz.
 Mesela insan aslında olabileceği şeyi ötekinde görür ve kıskanır. Ama henüz yolu vardır. Kimi şeyler de var ki kıymetlidir ama yanından geçer gideriz, başkasında maşallah deriz ama biz aramayız, istemeyiz. Çünkü içimizde öyle bir tohum yoktur.Said Nursi der ki "Vermek istemeseydi istemek vermezdi". Konevi der ki "İnsan kendi kemalini görse ona aşık olur başka hiç bir şey düşünemezdi" Aslında her aradığımızda her ihtiyacımızda her sevdiğimizde kendi kemalimize ulaşmak için bir basamak buluruz. Deriz ki "Ben filanı seviyorum" oysa aslında Onda kendimize, olası geleceğimize ilişkin bir alamet görmüşüzdür. Fark etmeyiz. Daha doğrusu, kalp fark eder, sever çünkü, ama akıl fark etmez, neden sevdiğine izah getiremez. Kemalimiz biriciktir, bu yüzden sevdiklerimiz de yürüdüğümüz yol da biriciktir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder